19 Şubat 2011 Cumartesi

Rain Dogs

Bozuk saatin ritminde,
Şarabın içine düşüyorum,
Tüm diğer yağmurdaki itler gibi.
Taksiye binmek yerine sırılsıklam yürüyoruz.
Kapının önü yağmurdaki itlerle dolu,
Ben de onlardan biriyim, tabi ki.

Ah! Nasıl dans ederim, geceye inanmışken?
Her şeyi yaşamışken rüyada.
Ah! Nasıl dans ederim, burada?
Senin güneşinden uzakta,
Biz hiç bir zaman kendimizi düşünemeyiz.

Rakı işlerken iliklerimize kadar, huysuz ve tatlı,
Sevmediklerimizin canına ot tıkarız,
Tüm yağmurdaki itlerle beraber.
Harap olmuş bir trenle senin şehrine gelirim,
Lütfen, şemsiyemi bana ver yağmurdaki itler için
Çünkü ben de onlardan biriyim.

Ah! Nasıl dans ederim, gülümü dermişken ecnebinin biri?
Ve aklımda senin kara saçların, kömür gibi.
Ah! Nasıl dans ederim, her bir taraftan yankılanırken kulağıma sesin?
Tekrar koynuma alamayacaksam seni!

Çeviren: Solid

16 Şubat 2011 Çarşamba

Kamil'in Sitemi

Döndüm,durdum,yandım dünya işine,
Bir devir ki indir, kaldır, çalap koysun kalbine.

Derviş dedi, dünya malı haramdır.
Yaktım aba, düştüm hayal içine.

Ayaz gece, düş ısıtmaz kabamı,
Yolum düştü, girdim hanın içine.

Alevlenmiş toprak ile şarabı,
Saki yapma köz tutuşur içime.

Fuzuli laf otlarıma su serpmez,
Bir fikir ki girip durur içime.

Üçüncüye kalmaz başlar raksına,
Ne merettir, sanki huri korlar içine.

En güzel gül bahçesinde İrem'in,
Dersem durmaz, baksam komaz içime.

Kaya der, derviş bilmez haramı,
Bilse alev yakar dünya içine.

Mesih

Neredeyse üç haftadır her gün bu bara gelip bir hatun düşürmeyi bekliyordum. Alman turistlerin geldiği gün buna bayağı da yaklaşmıştım ama olmadı. Yine de pes etmiş sayılmazdım. Bara yöneldim kapıyı da görebilecek şekilde oturdum.
''Bu mesihe bir bira ısmarlar mısın?''
Adam konuşana kadar adamı fark etmemiştim bile. Fazla içmişti adam ama hala dinç gözüküyordu. Şansa inanırdım ve insanları kırmanın uğursuzluğuna da. İki bira istedim elimle barmenden. Adam kafasını yavaşca eğerek teşekkür etti. Kapı açıldı bir kaç erkek daha içeri girdi.
''Arıyorum.'' dedi adam kesin ve gür bir sesle.
''Neyi?'' dedim

14 Şubat 2011 Pazartesi

13 Şubat 2011 Pazar

Düşünüyorum öyleyse alın

Olmayanı pazarlamak isterdim ama size göre kendime kandıracak kadar akıllı, bana göre kendimi kandıracak kadar salak değilim. Konuşmayı sevmiyorum; aslına bakarsanız yazmayı da sevmiyorum. Lakin ne yazık ki '' insan anlatabildiği kadardır '' sözü doğru olunca lanet ede ede ucuz edebiyatın içine giriyorum. Ucuz edebiyatı sevmiyorum. Saatlerce eşek siki üstünde ki kelebekten konuşup, kendi cinsel dürtülerimi tatmin edecek hedefe ulaşmayı yorucu buluyorum. Mükemmel değilim, olduğumu düşündürtmeye çalışmayı da sevmiyorum ve ters köşe yaparak sizi ağıma düşürmek gibi bir amacım da yok. Hayır yaşlanmıyorum, aksine insanlar her geçen gün çocuklaşıyor. Ben başarılı bir söylemci yahut başarılı bir yazar değilim olmak gibi bir kaygım da yok. Ben kendi içimde birleşik yazdığım -de ekleri ile anlamadınız ''rarararra'' sözcüklerimden rahatsız olmuyorum. Ben sizin, olmayan grup hikayelerinizden, yardım sever hoş gönüllüğünüzden, serseriyim herkesi öperim havalarınızdan da rahatsız olmuyorum. Ben sadece düşünüyorum ve düşündükçe sinirleniyorum.

Deli romansı yaşamaktan hoşlansaydım keşke, o zaman gerçekten başarılı olurdum sanırım. Sokağın ortasında durdurup bir kaçınızı dövsem, sonra soyunup 'RÖEHH' diye koşmaya başlasam bence çok hoş olurdu. Rahatsız oldunuz çünkü dövüldünüzü düşünmek ve üstüne çıplak bir adamın koştuğunu hayal etmek hoşunuza gitmedi. Lakin her gün pazarladınız romans bu bence iyice sindirin. Büyük adam romansınızdan da tiksiniyorum. Bana küçükken ne olucaksın diye sorduklarında pezevenk olucam derdim. Keşke sözümde dursaymışım. O zaman gerçekten hayalinizdeki büyük adamlardan olurdum. Etrafında bi sürü kadın olan, bir sürü parası olan. Evet, size pezevenk diyorum.Vazgeçtim size pezevenk demiyorum. Çünkü hayallerinizi, romanslarınızı pazarlarken fark etmeden ( yahut fark ederek ) kendinizi pazarlıyorsunuz ve açıkcası pezevenkleri seviyorum.