8 Temmuz 2012 Pazar

Tekirin İnsafı


Boğaziçi ünversitesi güney kampüsü o gün sakindi. Tabi bunda deli gibi esen rüzgarın etkisi de yok sayılamazdı. Erkendi... Tiyatro provama daha 1 saat vardı. Yapacak bir şey olmadığından banklardan birine oturup kitap okumaya başladım. Kampüse yolu düşenler bilir, boğaziçinin kedileri ve köpekleri meşhurdur. Çeteler halinde dolaşırlar ama kimseye zarar vermezler, aynı zamanda oyuncudular... Sırnaşıkdırlar... Ama onlar da yoktu. Yarım saat geçmişti... Kitaba iyice dalmıştım. Sağdan hızlıca bir kedi geldi, banka zıpladı ve omzuma asılı bankın üzerinde duran çantamın üstüne yattı. O kadar benimsemişti ki bir anda... Yavaşça sevmeye başladım ve gözlerini kapatıp uykuya daldı. Ben de keyifle kitaba dönmek için kafamı çevirdiğimde gördüğüm manzara o kadar keyifli sayılmazdı. Tam karşımdan bir alt sokağımda oturmasına rağmen 2 senedir görmediğim eski kız arkadaşım ve eski lise sıra arkadaşım el ele geliyorlardı. Bir şey yapmak istedim, ne yapacağımı bilemedim. Kalkıp gitmeyi düşündüm ama hareket ettiğim an kedinin uyanacağını fark ettim, durdum. Kedi o an benim için dünyanın en özen gösterilmesi gereken varlığı oldu. Kesinlikle uyanmamalıydı. Sevmeye devam ettim, sevdikçe huzur doldum. Ben kediyi severken iyice yaklaşmış ve bankın yanından merdivenlerden aşağıya inip kantine giriyorlardı. Beni fark etmemişlerdi. Onlar kantine girdikten sonra kedi yavaşça uyandı, önce gerindi sonra kafasını çevirip bana baktı ve geldiği gibi hızla banktan atlayıp uzaklaştı. O günden sonra onları yine hiç görmedim. Kediler ve kader... Bir bağ olduğu kesin.

1 yorum:

  1. Evden sigara almak için çıktığımda sokakta kimseler yoktu ... Tabii parkta sevişen laubali kötü kadınla adam dışın da . Tekel kapalı olduğu için yolumu çevirip benzinliğe dönüş yaptığım o an yer de kan sızıntıları ördüm gözlerim kaynağa doğru ilerledikçe et parçaları varı bir kedi kafasının etrafında önce beyni diye tahmin ettim sonra damağı veya dili olabileceği hatta hepsinin birbirine karışmış olduğuna karar kıldım. Etrafında akbaba gibi bir kedi voltalıyordu. Önce eşi veya yavrusu sandım öyleydi ki kedinin kafasını parçalayan, boynundan kuyruk sokumuna kadar sırtını yırtan şey ne diye biraz düşündüm acaba araba fren yapmış olabilir mi diye merak ettim tam olarak yakınlık derecesini anlayamadan beyaz kedi ölen gri kedinin etrafında volta attığı çemberi iyice daralttı. İlk başta kanı kokladı usulca burnunu kokladıktan sonra karnını sonrada kuyruğunu kokladı cebimde sigara almak için bozuk paralar vardı çıkardım hepsini atmaya başladım ne şanstır ki hiç biri isabet edemedi ama beyaz kedi her bir para atışımda irkildi ne yazık ki bütün bozuk parayı kedi ye atmıştım. Gözlerim kendiliğinden kısıldı beyaz kedi yerde ölü yatan gri kedinin bağırsaklarını koklarken tekme atmak uzaklaştırmak istedim ölü olan kediyi gömmek geldi bir an aklıma imkansız geldi nedense yaklaşmaya da cesaret edemedim yavaş yavaş yalamaya başladı bağırsağını bir taraftan bana attığı tedirgin bakışlar adeta avucumda bir güç olmuş kendi parmaklarımı öldüresiye sıkmaya başlamıştım. Sonra beyaz kedinin gri kediyi ne kadar sevebileceği geldi aklıma onu bırakmak istemiyordu bir kenara . İki gün önce sahilde otururken çocuğun kadına bakışını gördüm karnına elleriyle dokunuşunu kadın çocuğa değilde bir kenara bakıyordu başka bir adama . kedi parçalamaya çalışırken bağırsağı vazgeçti yemek için başka bir köşeye götürdü. Sanırım onu bedeninde yaşatmak istiyordu, bir köşeye onun kokusunu sinmesini.

    YanıtlaSil