4 Ekim 2011 Salı

Beynimi Saçtım 2

Eğer böyle de sana ulaşamazsam bir sonraki denemem denize içinde mektup olan bir şişe atmak olacak.


kendince oldukça iddalı başlamıştı mektuba yahut tek çaresi buydu. Zira takdir edersiniz ki daha önce var olmadığınız bir zihne ancak tek kapıdan girebilirsiniz.

Şimdi bu ilk paragrafı yüzündeki ‘taze’ sırıtmayla okuduğuna göre, kendimi bir parça şanslı sayabilirim sanırım. Evet, bir süredir sana ulaşmaya çalışıyorum ve ne yazık ki hepsi çıkmaz sokaklarla sonlanıyor. Ada günü bunu başarabilirdim belki ama o günde çekingenliğim tuttu ve ne yazık ki sende çok az kaldın. Belki de benim sana bu mektubu yazmam gerekiyordu eninde sonunda.


ellerin açık olursa ne biri tuttuğunda çok sevinirsin, ne de yere düşünce yüz üstü çakılırsın. Bilincindeydi, bu yüzden de hep bir ileri bir geri oynuyordu kalemi. Yazdıkları yalan mıydı? Tabi ki hayır. Çünkü o şair değildi.

Neden seninle tanışmak istiyorum? Neden böyle bir mektup yazıyorum?


ÇÜNKÜ SEN BİLMESEN DE BEN SENİ KÖPEK GİBİ SEVİYORUM diye bağırmak istedi ki zaten o bağırmasa zarf bağırıyordu, noktalar bağırıyordu, mektubun yırtık kenarı bağırıyordu.

Öncelikle bu mektuptan rahatsız olduysan şuan gerisini okumadan yırtıp atarak hiç okumamış gibi davranabilirsin.

utanıyordu. Çünkü yazdıkları her (çoğu (genel (the))) insana normal gelecek şeyler değildi. Ters tepebilirdi. Utana bilirdi. Utandı. Vazgeçebilirdi. Ona bıraktı.

Bazen birini görürsen ondan aklında sadece belirli belirsiz bulanık bir surat kalır aklında. Tekrar görüşünde daha bir dikkat edersin nedenini bilmeden. Sonra o suratın sahibini tanımak istersin. Bu da öyle bir şey.

Evet, bu mektubu yazarken zorlanıyorum çünkü hayatımda ilk defa biriyle tanışmak için mektup yazmak zorunda kalıyorum ve bilmediğim bir sebepten bunu fazlasıyla önemsiyorum. 

Umarım mektup sana ulaşır çünkü yolladığım adresin doğruluğundan bile tam olarak emin değilim. Ama şuan mektubu okuyorsan kendimi amacıma ulaşmış sayabilirim.


 sonrası bir nefeste çıkmıştı. Çok fazla kalemin arkasına saklanmış ne anlatmak istediklerini anlatmış ne de tam olarak bir şey anlatmıştı. Sadece bir totem gibi o mektubu hazırlamış ve koşarak uzaklaşmıştı. İlk defa adam öldürmüş gibi, ilk defa bir sırını anlatmış gibi, ilk defa rezil olmuş gibi, ilk defa umutlanmış gibi, ilk defa kendini bu kadar az tanıyan birine mektup yazmış gibi.

 Umarım cevap yazarsın =)


Kendine iyi bak


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder